1 Haziran 2011 Çarşamba

Welcome to Miami :)

2006 nın rövanşı hem isim olarak hem de değer olarak çok daha büyük.. dallasın ihtiyar kovboyları bir daha buralara hem de bu kadar kolay gelemeyeceklerini ve belki de yüzüksüz tarih sahnesinden çekilen onlarca efsaneye karışacaklarını biliyorlar. öte yanda uzun yıllar sonra bırakın 2-3 all starı 3 Süper adam aynı takımda toplantı ve özellikle Bosh James ikilisi yüzük açlıklarını bastırmak için çok fazla şey feda etti - şimdi karşılığını almak istiyorlar..

maçta bu ortamda başladı ve bir NBA maçından ziyade bir Euroleague maçı tadında bir skorla kapandı ilk çeyrek "16-17".. herkes tedirginliğini biraz atıp kendine gelince daha zevkli bir maç izledik "27-27" - ne de olsa burası NBA burası Amerika.. kontrollü oyun öldürücü alan kan emici adam savunmaları set hücumu vs vs hepsinden hevesimizi Euroleaguede aldık zaten artık şov zamanı.. tabiki serinin bu iki takım nedeniyle beklenen bir özelliği savunma limitlerinin normal sezon hatta playofflardan bir kademe yüksek olması.. dallas alan savunmasıyla miami ise hırçın ve boğucu presiyle serinin 100leri bulmadan ilerleyebileceğini hatırlattı..

ilk yarıya dair en önemli nokta Boshun playofflarda alıştığımız kadar yüzdeli gitmemesi, James ve Wadein ise içeriyi çok fazla zorlamaması idi.. bu sürede Miamiyi sırtlayan özellikle Chalmersın üçlükleri oldu.. dallas kanadında skor yükünü Wunderkindden ziyade Terry aldı.. diğer bir nokta ise üçlük yüzdesinin beklenin aksine tabi belki alan savunmasının açık bıraktığı risk sonucu Miami tarafında ekstra yükselmesi oldu - ki bu ikinci yarıda King James ile zirve yaptı..

ikinci yarı Miami için kabus gibi bir 0-7 seri ile başladı ve çaylak Spoelstranın molası ile bizim BIG 3 köşeye sıkışmış boksör misali benche attı.. orada ne olduysa :) sonuç pozitif oldu ve miami tekrar oyuna ortak oldu - ki burada Lebronun peşpeşe 3/3 üçlükleri çok itici oldu; hele bir de üçüncü çeyrek biterken tam da son hücumu berbat kullandı demeye hazırlanırken havada dönerek çıkardığı bir üçlük var ki - sanırım orada Dirkün bile tüyleri ürperdi ve bu maçı bugün alamayız demişlerdir.. üçüncü çeyrekte James ağırlığını koyarken Wade hala kendini nadasa bırakmış ve 4e hazırlıyordu.. dallasta ise terry ilk devre attım benden paso, peja yok ben bugün atamam havasındayken marion gözüpek bir şekilde ağırlık koyaya çalışıyordu.. silahsörlerin sustuğu bugünde stevensonun iki üçlüğü de önemli bir noktaydı dallasın maça tutunma sürecinde.."22-17"

65-61 girilen dördüncü çeyrekte bir şekilde karşılıklı basketlerle ilerleyen maçta çeyreğin ilk kısmının sonuna doğru karşılıklı kaçırılan pozisyonlar ile süre erirken maç bir anda atanın koparacağı bir noktaya geldi ve kaçan 3er pozisyon sonrasında dallasın bu fırsatı değerlendiremeyişi ve Wadein 3,5 dk kala ağırlığını koymak istemesi maçı bitirdi: 79-73 iken bir bloğu bir üçlükle süsleyen Wade skoru 82-73 e taşırken bir pozisyon sonrasında bitime 2:48 kala Jamesin parkta gezercesne boyalı alana girip vurduğu hammer dunk maçı psikolojik olarak bitirdi: 84-75.. sonrasında Wade-James alley-up ve Wade-James-Bosh smacı sadece mesaj niteliğindeydi.."27-23"

önceki serilerinde özellikle maç sonlarını iyi oynayarak kritik maçlar çeviren ve serileri erken sonlandıran iki testiden biri bu maçta kırıldı ve miami serisine devam ederek playofflarda 10. iç sha galibiyetini aldı, dallas ise iki lakers üç oklohoma dış saha galibiyetinden sonra eli boş döndü..

ilk maçta belirleyici olan üçlük yüzdesinin tüm playofflarda olduğunun aksine dallastan miamiye dönmesiydi.. Lebronun 4/5 atması süper ekstra, ilk yarı chalmersın 3 üçlüğü biraz fazla (totalde 3/7) görülebilir.. diğer tarafta dallas da ekstra kötüydü, bench desteği ve zenginliği bu kadar zengin olan takım yokları oynadı: peja-terry-marion üçlüsünün 9/25 de kalması - ki burada marionu ayırmak lazım 6/12 ile görece iyiydi ve ikinci yarıda takımı oyunda tuttu - bareanın boyundan büyük ve ısracı hareketleri ile 1/8 bitirmesi hayal kırıklığı, nowitskinin 7/18 ile alışımışın altında şut kullanması Miami savunmasının artısı, Kiddonun Chandler üzerinden fazla oynayamaması ise kendi hatası olarak değerlendirilebilir. hala dersine iyi çalışan bir Dallasın ibreyi tekrar kendine çevirmesi işten değil.. işte tam orada karşılarına BIG 3 çıkacak.. boshun sertliği bir kademe arttırması, Lebronun 2 değil 3 çeyrek Wadein 1 değil 2 çeyrek oynaması daha fazla içeri katetmesi gibi bir iki vites arttıracak BIG 3 yukarıdaki hamlelere cevabını vermiş olur.. net olan bir şey var ki iş sadece Wunderkinde kalırsa yetmeyecektir - ki buna Cleaveland sendromu diyorum ben :) James de hiç bir zaman yetmemişti...

2-3-2 şeklinde oynana bir seride yarınki maç Miami için büyük önem taşıyor, vahşi batıya 2-0 önde gitmek ve muhtemel bir 4. maç gelibiyeti serinin bir daha Miamiye gelmeden bitmesi anlamına gelebilir..

Stockton Malone Barkley gibi efsanelerin yüzük yolunda hep hüznü yaşadığını ve solup gittiklerini düşünürsek ne Kidd ne de Dirk yüzüksüz giderse üzülürüm diyebilirim.. bu nedenle sonuna kadar BIG 3 ve Miami diyorummm.

uykusuz gecelere..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder