14 Temmuz 2013 Pazar

man of steel... aka superman...

devam filmlerinin bile seyirciyi tatmini o kadar zorken, yeniden çevrimlerin -dijital avantajlar dahilinde bile- tutunabilmesi saygı görmesi çok ama çok zor; neticede örneğin kim dakikalarca supermanin dünyaya geliş hikayesini tekrar izlemek ister.. üstüne bir de 80 lerde superman'i tanıdığımız seride, christopher revee (rip!..) superman'e öyle böyle değil aşılamaz bir karizma katmışken.. malum 78 ve 80deki karizmatik hikayenin üstüne 83te çekilen serinin üçüncü filmi -belki de richard pryorın absürd karakteri yüzünden- bile çok saygı görmemişti.. 90 ların louis & clarkı; aksiyonu bol komedi sosu dozunda gelmiş geçmiş en güzel louis lane'i teri hatcher ile (margot kidder'e de saygılar tabi) belki de dizi olması sebebiyle ilgi görmüş beğeni toplamıştı.. gel gelelim, 2006da kocaaa supermani dünyaya döndürüp hikayesi tadımsak ve yorucu, zipperman'i ezik bir halde yeni nesile ve kahramanlar alemine rezil etmişlerdir.. seleflerini ezen en iyi noktası belkide gene hackman'ı bile geçen lex luthor'u ile kevin spacey'di - ki deli rolüne çok yakışır.. (bak yazdıkça hatırlıyorum, tamam, kate bosworth'a da selamlar).. 2000 model superman smallville'i izlemedim be şeker - otur sıfır :( 

şimdi bu yekün altında değerlendirirsek, pek sağlam bir şey bulamayacağımı düşünerek girdiğim film hakkında, baştan söyleyeyim, olmuş.. sıcak yaz günlerinde şehre saplanıp kaldıysanız, superman'e bir uğrayın derim.. referans olarak filmde christopher nolan imzası (yazar/producer) olduğunu söylemem yeterli olacaktır herhalde; bir de zack snyder yönetmeni - 300 spartalı, watchmen, sucker punch diyorum..

hikaye supermanın dünyaya gelişi ve superman II'deki general zod'un dünyayı istilası arasında bir füzyon.. kriptonun yok oluşu detayları sarksa da hikayenin bilinen kısmını izlenir hale getiriyor; birçok flashback ile supermanın çocukluğuna gidilerek filmden kopuk gibi gözüken ama filmin sonunda Zod'a karşı tarafını belirlemesi yolunda detaysız ama köprüler kuran yan hikayeler oluşturulmuş.. Zod ile mücadele etkileyici ama biraz kolay çözülüyor.. filmin sonunda gazeteci clark kent oluşu ise devam filmlerine kapıyı açıp selam çakan bir bağlama..

öncelikle karakterlerden ve henry cavill'den başlayalım, brandon routh'dan sonra her türlü giderdi zaten, ama Reveeye andıran yüzü, serseri gülüşü ile olmuş, sakallı daha karizma ama şimdi tabi superhero işe kirli sakallı gelemez de mi, bir de küçük enişte biraz vücut çalışmış, ooooo.. lousi lane'i geçiyorum, spidermandeki kirsten dunsta bile artık birşey demeyeceğim, yok gelmedi böyle çikin superhero kızı. bir de biliyor musun portman, kirsten stewart, jess biel düşünülen bir masada almış rolü (what the fuck); tamam kirstene basar portman uygun değil ama jess biel yakışırdı olmadı bir hattaway alaydık.. michael shannon general zod rolünde, hani diyeceğim o, terence stamp'ı geçecek kadar yukarıda - ki o terence stamp'in bakışlarını geçmek zordur.. russell crowe gladyatörvari bir jor-el ile ağırlığını koyuyor, kevin costner öldüğü sahnede yaptığı o el hareketiyle bile filmde olmayı hakediyor, laurence fishburn biraz da benim matrix severliğim nedeniyle sanki perry white oynuyormuş gibi değil de her an çıkıp zod'a karşı superman'e el verecek bir morpheusmuş izlenimi oluşturuyor ama diyaloglarda oyunculuğunu konuşturuyor, antje traue en az Zod kadar ağırlığını koymuş - felaket beğendim, 83teki filmdeki kadın oyuncu baz alınarak seçilmiş ve oynamış..

film Zod'un dünyaya gelişiyle başka bir aksiyon düzlemine geçiyor.. terminatör 3'ten sonra gördüğüm en iyi kapışma sahneleri diyebilirim, burada dövüşten, hızdan ya da tek bir kavgada şehrin yarısını yıkmalarından bahsetmiyorum; süper güçlü iki tarafın kavgasındaki o gücü, yıkımı yansıtma kapasitesinden bahsediyorum;  gerek superman / faora gerekse superman / zod çarpışmaları çok iyi.. eklemeden geçemeyeceğim kısmı, finalin zod / jor el finali kadar etkileyici olamaması, hatta bir van damme filminde cort kötü adamın ölmesi kadar tırt olması - ki bunu oradaki duygusallık sosu da kurtarmıyor (tam insanlar ölecekken dur boynunu kırayım)... yine dünya motoru, görselliğiyle apayrı bir olay olmuş, filmi yakıyor..

detaylar ile örmek pahasına girişi bu kadar uzayan bir filmin çözümüne biraz daha emek verilmeli, bu kadar kolay çözülmemeliydi (demesi kolay), dünya motorunu yok etmek bu kadar kolay olmamalı, bir değil iki tanesi yok ediliyor; birine superman kafa göz dalıyor, hadi o superman, ikincisine uçaktan mekik atıyorlar hocam ya - koca dünya motorunun savunma sistemi yok mu, bir beş dakika cebelleşeydiniz ya.. derken keşif gemisi ile uçağı taciz eden zodu yine superman kafa göz yere indiriyor.. hadi kara delik açıldı, nasıl oluyor da sadece bunlar içine emiliyor, geri her şey kalıyor.. tabi neyse bunlara takmaya gerek yok...

ya kardeşim daha ne diyeyim, and verdim, git izle begenmezsen gel...