6 Haziran 2013 Perşembe

TMMOB biber gazı ile ilgili yayını


TMMOB Kimya Mühendisleri Odasının biber gazı ve türevleri ile ilgili yayını..
paylaşmayı bir görev bilirim.. alıntı ve kısaltma ile paylaşılmıştır..

-----

TOPLUMSAL OLAYLARDA KULLANILAN KİMYASAL GAZLAR

Güvenlik kuvvetleri tarafından toplumsal olaylara müdahale amacıyla kullanılan maddeler olumsuz birçok sağlık etkisi bulunan kimyasal maddelerdir. Bu amaçla kullanılan maddeler çok çeşitlidir ancak üç ana grupta toplanmaktadır:
 
* Göz yaşartıcılar
* Aksırtıcı kimyasal gazlar
* Kusturucular

Gaz bombası olarak adlandırılan bu kimyasal silahların içerisinde kullanılan kimyasal maddelerin on beş farklı türü vardır. Boğucu, Zehirleyici ve Benzer Gazların ve Biyolojik Araçların Savaşta Kullanımının Yasaklanmasına İlişkin 1925 Cenevre Protokolü ve Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili 1993 Sözleşmesi uyarınca, toplumsal olaylarda, kitlenin kontrolü amacıyla kullanılan biber gazı dahil olmak üzere kimyasal silah kullanmak kesinlikle yasaktır.

Toplumsal olaylarda Genellikle Göz Yaşartıcı olarak bilinen gazlar biber gazı kullanılmaktadır. Göz yaşartıcı gaz (diğer adları CN, CS, DM) ve biber gazı (OC) kitleleri etkisiz hale getirmek, kişileri sindirmek amacıyla polisler ve askeri birlikler tarafından kullanılan kimyasal bileşiklerdir. Bu maddeler kimyasal yapılarına göre adlandırılmakta ve çoğunlukla gaz bomba fişeği ve kapsüllerinin üzerinde harf kısaltmaları ile belirtilmektedirler. Sağlık etkileri çoğunlukla ortak olmakla birlikte gazın cinsine göre bazı belirtiler değişebilmekte ya da ön planda olabilmektedir. Kimyasal silah olarak ilk kez 1914'te 1inci savaşta kullanılmıştır. En yoğun kullanımı ise ABD ordusunca Vietnam'da

gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte gaz bombaları ABD, İngiltere, İrlanda, Vietnam, Filipinler, Şili, Panama, Güney Kore, Gazze, İsrail, Irak, Türkiye, Mısır vb. de yaygın olarak kullanılmaktadır En yaygın kullanılan dört tipi vardır. Bunlar:

CS kısaltması ile kullanılan: Chlorobenzylidenemalononitrile ( C10H5ClN2)
CN kısaltması ile kullanılan: Chloroacetophenone (C8H7ClO)
DM kısaltması ile kullanılan: Chlorodihydrophenarsazine
OC kısaltması ile kullanılan: Oleoresincapsicum (Biber gazı olarak adlandılmaktadır)

Resmi makamların verdikleri bilgilere Türkiye'de OC ve CS kullanılmaktadır. Bu bileşikler sentetik halojenli bileşiklerdir. Biber gazı olarak bilinen bu sentetik organik bileşikler gaz halde olmayıp; sıvı veya katı halde bulunurlar. Fakat sprey, el bombası veya mermi şeklinde havaya atıldıklarında veya sıkıldıklarında içeriğinde bulunan yardımcı itici gazlarla birlikte gaz haline geçerler. Aslında gerçek biberden elde edilen biber gazı; kapsaisin denilen bileşiklerden elde edilen bir gaz türüdür. Kapsaisin; Oleo Capsicum (OC) denilen bir biber türünden ekstraksiyon yöntemiyle elde edilen yağ bazlı bir organik maddedir. Suda çözünmez, alkol, eter ve kloroform gibi organik çözücülerde çözünür. Kapsaisin doğal olarak biberden elde edildiği gibi sentetik analogları da bulunmaktadır. Kapsaisinin GC ve HPLC ile analizi yapılabilmektedir.

Göz yaşartıcı gazlar:

Göz yaşartıcı gazların sağlık etkileri ile ilgili çok fazla sayıda çalışma olmamasına karşılık az sayıdaki çalışma bile zararlı etkilerini ortaya koymaktadır. Güvenlik kuvvetleri tarafından toplumsal olaylara müdahalelerde kullanılan göz yaşartıcı gazlar geniş bir kimyasal grubu oluşturmakta ve "kimyasal silah” olarak nitelendirilmektedir. 1969 yılında, seksen ülke Cenevre Protokolünde yasaklanan kimyasal silahlar arasında gaz bombalarının da olmasını istemiştir. Toksik potansiyelleri hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu bildirmiş ve hiçbir durumda kullanımına izin verilmemesini belirtmişlerdir. Erişkinlerde ölümcül etkilere de yol açabilmektedir ve genel olarak gazın etkileri günler sonra ortaya çıkmaktadır. Özellikle astım hastaları ya da geçirilmiş akciğer hastalığı olan yaşlı hastalarda gaza maruz kalım sonrası ölümler meydana gelebilmektedir ve ülkemizde de bu sebeple kayıt edilen ölümlü vakalar mevcuttur. Gazdan etkilenme düzeyi;

a. Gazın aşırı miktarda kullanımı
b. Kapalı bir ortamda gaza maruz kalma
c. Dakikada solunan gaz partikül sayısının yüksekliği ki bu da aşırı miktar kullanımı ile bağlantılıdır

Gaz; deri, göz ve solunum yollarında ciddi düzeyde tahriş ve tahribat yaratır. Etkileri saniyeler içerisinde başlayarak bir saate kadar sürebilir. Deriden emilip sinir uçlarında biriktiğinden kişinin maddenin etkisinden kurtulması saatler alabilmektedir. Kullanılan maddeler Aşırı miktarda atıldıysa, kapalı ortamlarda kullanıldıysa ve kişiler gazla uzun süre temas etmek zorunda kalmışlarsa ve soluk alıp verme sayısı yüksek olan bireyler varsa sağlık etkilerinin daha yoğun olduğu belirtilmektedir. Kullanılan maddeler geç ortaya çıkan sağlık sorunlarına da yol açabilmektedirler. Yüksek miktarlarda ve uzamış temas nedeniyle sağlık riskleri çok ciddidir ve ölüme bile yol açabileceği saptanmıştır. Oluşan sağlık etkileri aşağıdaki başlıklarda özetlenebilir:

Gözde: Gözlerde tahriş, yanma, gözyaşında artma, ağrı, kimyasal nedenli göz kapağı iltihabı, gözde kızarma ve göz kapaklarının istemsiz kasılmasına neden olurlar. Gözde kornea adı verilen tabakaya etkileri bulunmaktadır. Özellikle tekrarlayan temaslarda kornea tabakası ile ilgi sorunlar ortaya çıkmakta, bu olgularda göz kuruluğu şikayeti uzun süreli devam etmektedir. Yapılan bazı çalışmalar biber gazının gözün çeşitli bölgelerinde hasarlar oluşturduğunu ortaya koymuştur.

Ciltte: Ciltte yanma, tahriş, kızarıklık ortaya çıkabilmekte, çok yüksek miktar gazla temas edilmesi halinde deride yanıklar olabilmektedir. Hayvanlarda yapılan deneylerde burundan başlayarak akciğerlere kadar bütün solunum yollarında hasar yarattığı ve toksik etkiye yol açtığı belirlenmiştir.

Sindirim sisteminde: Yapılan bazı çalışmalar, on iki parmak bağırsağında hasara yol açarak yağ emilimini etkilediğini ve tekrarlayan temaslarda karaciğerde doku ölümüne yol açtığını göstermiştir.

Solunum ve Dolaşım Sisteminde: Göz yaşartıcı gazlar ve biber gazları solunum yollarında ciddi etkiler göstermektedirler. Burun ve boğazda yanma, burun akıntısı, aşırı tükürük salgısı, göğüste sıkışıklık hissi, öksürük gibi belirtiler sık görülmektedir. Biber gazı solunum yollarında daralmaya neden olmaktadır, özellikle astım hastalarında solunum yetmezliğine neden olabilmektedir. Gazın solunması, soluk alamama, kalp atışlarının yavaşlaması, ana atardamarda kan basıncının bozulması ve basıncın iniş çıkışlarına neden olması, solunum yolarının daralması, solunum hızının aşırı artması, tansiyonun düşmesi gibi etkilere yol açabilmektedir. Biber gazı ile yüksek miktarlarda temas kalp ritmini bozabilmektedir. Yapılan hayvan deneylerinde uzamış temas sonrası akciğer hasarı nedenli ölümler saptanmıştır.

Diğer etkileri: Yukarıda belirtilen etkilerin dışında bulantı, kusma, fenalık hissi, ishal, ışığa aşırı duyarlılık, baş ağrısı, ajitasyon, kişinin yer ve zaman algısı ile ilgili sorunlar ve panik de rastlanan belirtilerdir. Biber gazının sağlık etkileri astım, zatürre, amfizem gibi solunum yolu hastalığı olanlarda, kalp sorunu olanlarda, tanı konmamış anevrizması olanlarda, çocuklarda, yaşlı ve bağışıklık sistemi yetmezliği olanlarda ve gebelerde daha belirgindir. Bu nedenle özellikle alerjik bünyeli kişiler, astım, KOAH ve benzeri solunum yolu hastalıkları olanlar ve kalp hastaları risk altındadır.Gebelik üzerine etkilerine ilişkin yeterli çalışma yoktur ancak gazla direkt temasın gebelerde düşük ve erken doğum riskini arttırdığı bildirilmektedir.

Biber Gazına Maruz Kalma Sonrasında Ölüm Riski

BM ADR Sözleşmesi s.197'den alınan sayısal verilere göre:
Ağız yoluyla (oral) doz 5-50 mg/kg vücut ağırlığı aralığında ise, etkilenen kitlenin %50'si için öldürücü etkisi vardır.
Cilt yoluyla (dermal) etkilenimde doz miktarı 50-200 mg/kg vücut ağırlığında ise, etkilenen kitlenin %50'si için öldürücü etkisi vardır.
Soluma yoluyla, havanın 1 litresindeki derişimi 0.2-2 mg aralığında ise, etkilenen kitlenin %50'si için öldürücü etkisi vardır.

Biber gazı kullanımında ani olarak gelişen üst solunum yolunun alerjik ödemi ölüme neden olabilmektedir. Göz yaşartıcı gazların var olduğu ölümlerin tümünde ağır solunum yolu sorunları, akciğer ödemi ya da solunum yollarında var olan hastalık ya da patolojiler işaret edilmiştir. Astımlı bir hastada ve bronşit hastalığı olan bir yetişkinde hızlı gelişen ölüm nedeni olarak biber gazı rapor edilmiştir.

Bazı göz yaşartıcı bomba türleri yakından ve yoğun temas sonrası hipertansiyon krizi ve vücut ısısının aşırı düşmesine ve solunum sistemi üzerinde ciddi ve yaşamı tehdit edici etkilere yol açabilmektedir.

Dünyada 90'lı yıllarda gazete haberlerinde polisin kullandığı biber gazına bağlı ölümler bildirilmiştir (Los Angeles Times, 18 Haziran 1995). Ölüme de neden oldukları bilinen gaz bombaları hakkında en son İsrail'de 31 Aralık 2010 tarihinde, (2004 yılındaki 2 ölüm olayına ek olarak), CS'nin neden olduğu bir ölüm olayı daha rapor edilmiştir.

Gaz bombalarının ve biber gazının tıbbi literatürde sadece ABD'de son otuz yılda 100 kişinin ölümüne yol açtığı bildirilmiştir.

Tedavi

Tedavi genellikle etkileri hafifletmek amacıyla yapılır. Hemen ortamdan uzaklaşılmalı, temiz havaya çıkılmalı ve giysiler çıkarılarak maruz kalan bölge ılık su ve sabunla bolca yıkanmalıdır.
 
CS'ye maruz kalındığında su ile temas deri bulgularını alevlendirir, bu nedenle hafif alkali bir solüsyon kullanılabilir (%6 sodyum bikarbonat, % 3 sodyum karbonat, % 1 benzalkoniumklorid). Hastalar solunum sıkıntısı yönünden izlenmelidir. Solunum sıkıntısı yoğun olanlar hastaneye başvurmalı ya da sevk edilmelidir.

Biber gazına maruz kalındığında gözler hızla ve bol suyla ya da % 0.9'luk sodyum klorür (Serum Fizyolojik adıyla satılan ürünler) ile en az 15 dakika süreyle yıkanarak kimyasal madde gözden uzaklaştırılmalıdır. Gözlere etkisi bakımından, özellikle gözün kornea tabakasına etkilerini gidermek açısından bazı ilaçlar kullanılabilmektedir.

Maruz kalan gözde kontakt lens var ise hemen çıkarılmalıdır. İki defa temizlenen kontakt lensde bile biber gazı (OC) kalıntısı görülebildiği için, bu lenslerin tekrar kullanımı önlenmelidir.

Ağrı, şişlik, gözyaşı salgısında artış ve ışığa karşı hassasiyet uzun süreli devam ediyorsa doktora başvurulmalıdır.

Ağrının giderilmesinde, alüminyum hidroksit, magnezyum hidroksit ve simetikon içeren süspansiyonların (anti-asit mide ilaçları vb) deriye uygulanmasının, suyla yıkamaya göre daha etkili olduğu saptanmıştır. Deri bitkisel yağla temizlenebilir. Deride tahriş olan bölgeye bitkisel yağ uygulaması ağrının giderilmesinde de yararlıdır.

Olası gaz saldırısında gözler, burun, ağız gaz maskesiyle korunmalıdır.

Biber gazına maruz kalınması durumunda en kısa zamanda ortamdan uzaklaşılmalıdır. Nefes ağızdan alınıp burundan verilmelidir.

Biber gazına (OC) maruz kalınan ortamdan uzaklaşıldığında bulgular yaklaşık 30 dakika sonra kaybolmaya başlarken, CN ve CS tipi gaz bombalarında semptomlar birkaç saat sürebilmektedir.

Gaz Kullanımının Hukuki Boyutu

Anayasamızın 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevleri, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olarak tanımlanmıştır.
Anayasamızın 17. maddesinde, Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz denilmiştir.
Anayasamızın 56. maddesi uyarınca, Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür.Ayrıca 14 Ekim 1989 tarih ve 20312 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıile kabul edilen Avrupa Sosyal Şartlarının 2. Bölümünün 11. Maddesine göre de; anlaşmaya taraf devletler, sağlığın korunması hakkının etkin biçimde kullanılması ve sağlık için gerekli önlemleri almayı ve sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri mümkün olduğu kadar ortadan kaldırmayı taahhüt etmişbulunmaktadırlar.
Anayasamızın 34. maddesi uyarınca Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
 
 
 
 
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesine göre, herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır.
Sözleşmenin 10. maddesi ile herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir.
Sözleşmenin 11. maddesi uyarınca herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir.

Güvenlik güçleri tarafından kullanıldığı kabul edilen ve insan sağlığı üzerinde kalıcı olumsuz etkiler meydana getirdiği bilimsel raporlarla belirlenen Oleorcin Capsicum (OC) ve Chlorobenzylidenemalononitrile (CS) gaz bombaları ve gaz fişeklerinin kullanımı Anayasamızın 5 ve 17. ve 56. maddeleri ile Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesi ile teminat altına alınmış maddi ve manevi varlığını geliştirme ve yaşama hakkını ihlal etmektedir. Ayrıca söz konusu kimyasal silahların kullanımı Anayasanın 34. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10 ve 11. maddeleri ile teminat altına alınmış yurttaşlarımızın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeye ilişkin demokratik haklarının kullanılmasını da engellemektedir.

Emniyet güçleri tarafından insanlara karşı kullanılan chlorobenzylidenemalononitrile (CS) ve oleoresincapsicum (OC) adlı kimyasal gazlar, Kimyasal Silahlar Konvasiyonu sıralamasına göre Kimyasal Silah kategorisinde yer almaktadır. Avrupa İşkencenin ve Kötü Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT), kimyasal gazların kullanımına çok açık bir şekilde karşıdır. Kapalı mekanda kullanımı konusunda kesinlikle taviz vermezken, açık havada kullanımı ile ilgili de çekinceleri mevcuttur.

Tüm bunlara ek olarak biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Protokolü'nün ilgili maddesi 17 Haziran 1925'te Cenevre'de imzalanmış ve Türkiye de bu anlaşmaya 15 Ocak 1931 senesinde taraf olarak; boğucu, zehirleyici ve benzeri gazların ve bakteriyolojik araçların kullanımına karşı çıkmıştır.

Hukuki boyutundan önce insan haklarını göz önünde bulundurarak bu ve benzeri gazların özellikle toplumsal olaylarda kullanımı konusuna tüm kamuoyunun daha hassas yaklaşması gerekliliği bu yazının dikkat çekmek istediği noktadır. İnsan sağlığı üzerinde türlü zararları olan bu kimyasal ajanlar; genç, yaşlı herkesi olumsuz etkilemektedir. Özellikle kullanımı esnasında oluşan panikle kaos ortamının yaratacağı yaralanmalar ve ezilmeler de hesaplanmalıdır.
 
----
 
teşekkürler TTMOB..
 
eJdeR

4 Haziran 2013 Salı

Spo Bro bi kulak ver...

NBA finalinde çömez bir Indiananın Spurs'e yeni bir yüzük için çerez olacağını, koca bir yılı 4-0 için beklemediğimizi söyleyerek niyetimi belli etmek isterim.

hem size dezavantajı, hem de Wade'in sakatlığı ile Boshun ve Ray'in yüzdesiz oyunları 4-2 bitecek bir seriyi son maça taşıdı.. bugün önceki maçlardaki hataların tekrarlanmaması, ve LeBronun Monster Mode on gününde olmasını umut edeceğiz.

Maça 3 saat kala önceki maçların anahtar parametlerine bir göz atalım..

seride maçları kazanan takımların % 50 isabet oranını yakaladığını görüyoruz. serinin ikinci maçından itibaren takımlar 70 vasatında bir hücum geliştiriyorlar; ve Miami bunun 18 ini Indiana ise 13 ünü çizginin gerisinden değerlendiriyor. Oyun anlayışına baktığımızda oyunun boyalı alana ve yüksek posta yıkıldığını görüyoruz. - Heatin kaybettiği ilk iki maçta 22-23 üçlük atmasının da verim eşiğinin ötesinde zorlama bir çaba olduğu aşikar..

Boyalı alanda,
Miami kazandığı maçlarda 60/48 - 52/36 - 34/32 sayı üstünlüğü kurmuşken
Indiana da kazandığı maçlarda 40/40 - 50/32 - 44/22 bir performans gösterdi...

özetle boyalı alanda kazanan maçı da kazanıyor..

Wade ve Boshun maçlardaki sayı ortalamaları benzer gözükse de isabet oranlarındaki düşüş inanılmaz; %60 tan % 40a inen bir yüzdeden bahsediyoruz, ki bu son maçta da böyle olursa Kral bunlara kafa göz dalacaktır.. zira bu açığı kapatmaya çalışan James %60lara çıkıyor - deyim yerindeyse kendini parçalıyor...

Wade: galibiyette: 18,5 sayı (% 59)  -  mağlubiyette:  15 sayı (% 38)
Bosh:  galibiyette:    16 sayı (% 57)  -  mağlubiyette:  12 sayı (% 35)
King: galibiyette:     26 sayı (% 49)  -   mağlubiyette: 30 sayı (% 58)

Serideki diğer bir önemli noktada asist sayısı, boyalı alan sayılarına paralel doğal bir sonuç olarak asist sayısındaki üstünlük de tüm maçlarda galib geren tarafı belirleyen bir parametre.. Heat kazanılan maçlarda 20-25 civarında bir asistin üretirken kaybedilen maçlarda10-15 limitinde bir asist sayısında kaldı. Bir diğer nokta da asistin kazanılan maçlarda LeBrorun yanısıra Wade üzerinden de yüksek olduğunu ve yine rol oyuncularının da istatistiğe katkıda bulunduğunu görüyoruz. Özellikle son maçta sadece 10 asist üreten Heatte James'in 6 asist ile yalnız kalması, oyunun ne kadar kısır kaldığını ve savunulabilir olduğunu gösteriyor - ki skor anlamında da çok şey beklediğimiz Jamesin yıpranmasına yol açıyor. Hatırlarsanız, aynı oyun tarzı nedeniyle Cleveland döneminde 4. çeyrekte hem performans hem de karar aklı olarak hep düşerdi, her ne kadar LeBron artık ayrı bir dünyadan gibi oynasada oyun bütünlüğü açısından hala bir dezavantaj.

size avantajı nedeniyle maçların tümünde Indiana ribaundları topladı.. son maçta da bu şaşırtıcı olmaz, ama önemli olan Miaminin ribaundlarda ezilmemesi, ribaund farkının max 10 olduğu maçlarda istatistik önemini kaybediyor. Indiananın kazandığı son iki maçtaki ribaund istatistiği ise 30/49 - 33/53..

son tahlilde..

Miaminin Lebron liderliğinde boyalı alanda ısrarcı olması, diz sakatlığı nedeniyle atletizminden faydalanamayan Wadein penetre oyunundan ziyade asiste dayalı bir hücum izlemesi gerekiyor.

hadi bakalım, rastgele..


NOT.. CNNTurk, hacı, taksimi yayınlamazsın, NBA konferans finalini yayınlamazsın.. pardon sen ne işe yararsın.. ha pardon, penguen belgeseli.. he evet..